Gece: Unutamadıklarımızın Mesai Saati

Gündüz meşgulüz.
Mesajlar, işler, sorumluluklar, insanlar… Her şey bir ses, her şey bir dikkat bölmesi. Zihnimiz sürekli bir şeyle uğraşmak zorunda. O kadar çok uğraşıyoruz ki, kendimizi düşünmeye vakit bulamıyoruz. Ya da belki de bilerek bulmuyoruz. Çünkü düşünmek yorar. Hele gece olunca, o düşünceler çığlık gibi yükselir.

Geceleri daha fazla düşünüyoruz çünkü sessizlik artık bir boşluk değil, bir yankıdır. Gündüz bastırılan duygular, gece kabaran bir deniz gibi yükselir. Ve dalgalar, tam da yatağa uzandığında çarpar sana. O karanlıkta düşünceler daha net görünür. Gündüzün loş ışığında fark etmediğin o hisler, gece başucuna oturur. Adını bilmediğin bir iç ses, sana unuttuğun her şeyi teker teker hatırlatır.

Mesela yıllar önce kapanmış bir defterin kıyısında gezinirsin. Kırgınlıklar, yarım kalan konuşmalar, keşke’ler, belki’ler… O kişiye neden öyle dediğini hatırlarsın. Bir başkasına neden hiçbir şey söyleyemediğini… Kendine neden bu kadar yüklendiğini fark edersin. Gece, insanın kendisiyle yüzleştiği yerdir.

Okumaya devam et Gece: Unutamadıklarımızın Mesai Saati

Hayatın Sustuğu Yer: Sabah 03.17

Saat 03.17.
Uykunun çoktan kaçtığı, şehrin sesinin neredeyse yok olduğu o keskin zaman dilimi. Ne gündüzün telaşı var, ne gecenin yorgunluğu. Zaman durmuş gibi. Sokak lambalarının altı hâlâ aynı renkte ama artık başka bir yalnızlıkla parlıyor. İçeride, dışarıda, her yerde bir durgunluk… İnsan bazen tam da bu saatlerde fark ediyor: Asıl sessizlik dışarıda değil, içinde.

Bu saatlerde hayat, tüm makyajını çıkarıyor. Rol yapmıyor kimse. Sosyal medyada hiçbir şey paylaşılmıyor, bildirimler susmuş, telefon ekranı öylece karanlık. İnsanları değil, duvarları dinliyorsun. Zihnin, susturmaya çalıştığın her düşünceyi sırayla önüme koyuyor. Gün boyu üzerini örttüğüm ne varsa, geceyle birlikte tekrar canlanıyor.

03.17’de geçmişin ayak sesleri duyulur. “Şu kararı almasaydım nasıl olurdu?”, “Neden o mesajı atmadım?”, “Beni gerçekten seven oldu mu?”, “Ben kime dönüşüyorum?” İnsanın aklına, hiç zamanında düşünülmeyen sorular geliyor. Çünkü gündüz insanın dikkatini dağıtan binlerce şey, bu saatte yok. Maskesizsin. Kelimelere değil, içindeki sessizliğe gömülüyorsun. Ve orada kendini bulmak zorundasın. Ya da kaybetmek.

Okumaya devam et Hayatın Sustuğu Yer: Sabah 03.17