Gece: Unutamadıklarımızın Mesai Saati

Gündüz meşgulüz.
Mesajlar, işler, sorumluluklar, insanlar… Her şey bir ses, her şey bir dikkat bölmesi. Zihnimiz sürekli bir şeyle uğraşmak zorunda. O kadar çok uğraşıyoruz ki, kendimizi düşünmeye vakit bulamıyoruz. Ya da belki de bilerek bulmuyoruz. Çünkü düşünmek yorar. Hele gece olunca, o düşünceler çığlık gibi yükselir.

Geceleri daha fazla düşünüyoruz çünkü sessizlik artık bir boşluk değil, bir yankıdır. Gündüz bastırılan duygular, gece kabaran bir deniz gibi yükselir. Ve dalgalar, tam da yatağa uzandığında çarpar sana. O karanlıkta düşünceler daha net görünür. Gündüzün loş ışığında fark etmediğin o hisler, gece başucuna oturur. Adını bilmediğin bir iç ses, sana unuttuğun her şeyi teker teker hatırlatır.

Mesela yıllar önce kapanmış bir defterin kıyısında gezinirsin. Kırgınlıklar, yarım kalan konuşmalar, keşke’ler, belki’ler… O kişiye neden öyle dediğini hatırlarsın. Bir başkasına neden hiçbir şey söyleyemediğini… Kendine neden bu kadar yüklendiğini fark edersin. Gece, insanın kendisiyle yüzleştiği yerdir.

Geceleri daha çok düşünüyoruz çünkü yalnızız. Ama bu yalnızlık fiziksel değil. O, çok daha derin bir yalnızlık. Kalabalıkların ortasında taşınan bir boşluk hissi. O yüzden gece, o boşluğun sesini yankılar. İnsan ancak yalnızken kendine yaklaşabilir. Ve bazen kendimize yaklaşmak, başkasına yaklaşmaktan daha acı verici olabilir.

Yastığa kafanı koyduğunda “iyi ki”ler değil, “acaba”lar döner zihninde. Bütün ihtimaller, bütün pişmanlıklar, bütün sessiz bağırışlar sıraya girer. “Bugün ona şöyle mi deseydim?”
“Keşke şu gün şöyle yapsaydım…” Ya da sadece içten bir sitem gelir: “Ben neden hep böyleyim?”

Ama belki de gece, sadece bir temizliktir. Bütün gün bastırılanların, tozlanan duyguların temizlendiği bir iç arınmadır. Ağlamak bile bazen geceye mahsustur. Çünkü gözyaşının da bir utancı vardır, bir mahremiyeti.

Yine de kötülük değildir gece. Karanlık korkutmaz bizi; düşündürdüğü şeyler korkutur.
Ama o düşünceler, büyümemiz için gereklidir. Yaraları fark etmek için, onları sarabilmek için önce yalnız kalmak gerekir.

Ve belki de bu yüzden…
Geceleri daha fazla düşünüyoruz, çünkü gündüz unuttuğumuz şeyler gece bize kendini hatırlatıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir